Siyaset

Siyaset

‘Hubris sendromu’nun çöküşü…

Yeni dünya düzeninin kritik-politik disiplini: Bir branş olarak danışmanlık

Toplumu insani, vicdani ve ahlaki olarak dizayn etmek isteyen siyaset kurumunun bunu yaparken tam da bu kavramların aksine davrandığı yeni bir politik düzenin içerisindeyiz.

Temelde “olduğun gibi görünmek” ve topluma “kendini doğru ifade etmek” tartışılmaz bir ilke olması gerekirken günümüz politikası iddiasını yaşamaktan çok yaşadığına inandırmak üzerine şekilleniyor. Ve bu algıyı uygulamadaki maharetiniz başarı basamaklarındaki konumunuzu da aynı ölçüde belirliyor.

Tam da geldiğimiz noktada siyasette 2000’li yıllara girerken bir aks değişimi yaşandı ve bu döneme kadar ön planda olan lider, parti ve kadroları şekillendiren ideolojik özgeçmiş yerini bir branş hatta sanat dalı olarak öne çıkan “siyasi danışmanlık” mücadelesine bıraktı.

Nihayetinde; tırnak içerisinde “Şartları karşılayan” birkaç yakının istihdam edildiği “danışmanlık” müessesesi çok daha işlevsel bir hale geldi.

Artık liderin gölgesinde günden güne güçlenen, rakipleriyle köşe kapmaca oynayan, ünvanı dışında danışma ya da planlama ile ilgili hiçbir işlevi bulunmayan “danışman” profili için liderin gölgesinin nereye düştüğünü belirleyen 10 numara pozisyonu doğdu.

Ve bir devrin sonu geldi: Hubris sendromu yenildi…

Hubris sendromu; diğer adıyla kibir sendromu, demokratik düzen içerisinde tekrarlayan seçim başarılarının ardından iktidarların ya da iki seçim arasındaki sürenin hayli uzun olduğu yerel sistemlerde kazanan tarafın kadrolarında oluşan “güç zehirlenmesi”

Danışma ya da bir plan program oluşturmaktan çok “istişare mekanizmasının varlığı” algısı için konumlandırılmış işsiz danışmanlar bulundukları noktadaki güçlerini perçinledikçe kendisini gölgesindeki liderin yerine koymaya, ulaşılmaz olmaya başlayarak Hubris’e giriş yapıyor.

Ve artık hırs ile birlikte sarmal bir hal alan bu hastalık hayatta ya da siyasette “kaybetme”nin varlığını sildiği zihinlerde bir ur gibi büyümeye devam ediyor.

Ancak zihnimizden silinse de kaybetme kavramı tam da kapımızın eşiğinde her an hazır biçimde bizleri bekliyor.

Ve unutturulmuş bir gerçek olarak daha sonra ağır sarsılmalar, büyük prestij kayıplarını beraberinde getiriyor.

Birçok film, şarkı ve şiirde küçük farklarla karşımıza çıkan eski bir İngiliz özlü sözünde “Ne kadar yükseğe çıkarsan düşüşün o kadar sert olur” der.

Esasen buradaki yükseklik ile kastedilen Hubris sendromu ile gelen kibir patlamaları ile kendimizi yine kendi zihnimizde konumlandırdığımız yükseklik.

Ancak belirttiğim gibi yeni düzen bu alanda büyük bir revizyon ihtiyacını beraberinde getirdi ve dünya artık danışmanlığı ciddiye alanların kazandığı bir kapıdan içeri girdi.

Öyle ki CNN gibi bir kuruluşun muhabirine deyim yerindeyse fırça atan bir ABD Başkanını yarım dakika sonra o muhabirin ayağına gönderip “Size karşı kaba davrandım. Özür dilerim” dedirtebilen bir gizli güçten söz ediyoruz. Burada güçten kastettiğimiz elbette başkandan daha güçlü olması değil, konuya yaklaşımdaki ciddiyet ve danışmanlığın ehemmiyeti…

“Danışmanlık” için doğru olan bu olsa da bu yeni düzenin siyasetteki etkisi derinlemesine incelendiğinde etik ve ahlaki olmaktan uzaklaşmayı da beraberinde getirdi. Öyle ki politik zeka savaşları ile siyaset artık toplumu kendine değil bir ütopyaya, kusursuzluğa inandırmak üzerine kurgulanan bir sisteme dönüştü.

Yeniden bahsini ettiğimiz yeni dünya düzenine dönelim ve Hubris’in düşüşünü günümüz dünya siyasetinin penceresinden izleyelim.

Bu durumun dış politikadaki yansımaları oldukça etkileyici, haftalarca konuşulan imaj ve prestij eksenli güç savaşları olarak karşımıza çıktı.

Bir liderin diğerini kendisinden daha alçak bir koltukta ağırlaması, Mevkidaşını bir ya da iki alt kademeden bürokratlara karşılatması, yahut dünyanın gözünü çevirdiği bir liderler zirvesinde kendisine uzatılan eli havada bekletmesi gibi arttırılabilecek örnekler artık çok daha sık karşımıza çıkıyor.

Bu düzen başlarda biraz öğretici biraz da yenilikçi bir siyaseti teşvik ediyordu. Hatırlayacak olursak ülkemiz liderlerinin de içerisinde zaman zaman yer aldığı “İkili görüşmelerde bacak bacak üstüne atma” , “İki eli önde birleştirme” , “Muhatap liderin omzundan tutma” gibi daha çok vücut dili üzerinden yürüyen bir tatlı rekabet söz konusuydu.

Ancak sonrasında yapılan yeni hamleler, bir branş olarak kendini iyiden iyiye kabul ettiren siyasi danışmanlık etkisi organizasyonun programdan çok önce adeta nakış nakış işlenerek hazırlanmasını sağladı. Bu hazırlıklar sadece kendi prestijini korumak ya da kameralara makul görünmek ötesinde muhatabı ve onun temsil ettiği değerler için derin imaj sarsılmalarını, alevli iç itirazları tetikleyen bir savaşa dönüştü.

ABD’nin ‘Süper Güç’ imajı ile sadece kendi liderleri için doğal bir akım olarak güçlendirdiğini söyleyebileceğimiz danışmanlık kurumu Donald Trump’ın sıra dışı tarzı doğaçlama denemeleri ile bir nebze sekteye uğrasa da Joe Biden döneminde yeniden ve daha efektif biçimde karşımıza çıktı. Dünyanın Trump dönemindeki frenleme ile farkı az da olsa kapattığı siyasi danışmanlık gerçeği kendisini iyiden iyiye hissettirdi ve artık politikacılar için kaçınılmaz bir stratejik hamle olarak öne çıktı.

Siyasi danışmanlığın ehemmiyetini göstermesi açısından önemli bir örnek olarak son NATO zirvesinde gündeme gelen Erdoğan-Biden tokalaşmasını değerlendirelim.

Tüm liderlerin bir arada olduğu bir yuvarlak masada bir anda ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına geldiği görüldü. Bu kısa görüşmeden alınan birkaç kare üzerinden hem ABD basınında hem de birçok medya organında “Erdoğan Biden’ın elini öptü”, ya da “Önünde eğildi” başlığı ile hızla servis edilen haberler derin bir tartışmanın fitilini ateşledi. Durumun öyle olmadığı o anların videosunun da ortaya çıkmasıyla anlaşıldı ve tartışma kısa sürede sessize alındı.

Bu görüntüde oluşturulmak istenen algı başarılı olmasa da, parti ya da lider ayırt etmeksizin, siyaset kurumuna öğrettiği çok şey oldu.

Amerika tarafının kısa bir süre önce iki liderin görüşmüş olmasına rağmen bu hamleyi planlı yaptığı açıktı. Salondaki hamle ve burada alınan karelerin hızlı bir şekilde ABD ana akım medyası üzerinden tüm dünyaya servis edilmesi bu görüşü destekliyor.

Peki Türk tarafı buna hazırlıklı mıydı? Ve o an olması gereken neydi?

Sayın Cumhurbaşkanına refakat eden danışmanların hem öncesinde hem de o anlarda kendisini bu tür ani gelişmelere karşı uyarması, hatta mümkünse buna benzer konuların tatbikatları bile yapılmış olması gerekirdi.

  • Muhatap lider size yaklaşırken göz teması kurmanız,
  • Yeterli mesafede size geldiğinden emin olmanız durumunda ayakta güçlü biçimde mevkidaşınızın girişimini sönümlemenizin gerekliliği,
  • Size gelmemesi ve yanınızdan geçip gidecek olma ihtimaline karşı da B planınızın yedekte olması gibi stratejik planlamanızın varlığı ilk unsurlar olarak sıralanabilir.

 

Böylece hem gerçeği anlatmanıza, kayıtları ortaya çıkarma çabasına girmenize gerek kalmamış hem de size karşı yapılan hamleleri savuşturmuş olacaktınız.

Uluslararası platformlarda yaşanabilecek böylesi durumlarda bir karşı hamlenizin olması o girişimi bertaraf etmekle kalmayacak sonrası için de tüm muhataplarınıza “İyi düşün” kabilinden bir mesaj vererek caydırıcı olacaktır.

Sürekli savunmada olmak rakibe sadece atak fırsatı kollama rahatlığı verir. Fakat rakibinizin açıklarını bilmeniz, güçlü görünmeniz ve kendinize hamle alanları açmanız onun da yapacağı bir hatada aniden kalesinde golü görebileceği düşüncesini hafızasına yerleştirerek temkinli olmasını beraberinde getirir.

Kimse kaybetme ihtimali olan bir mücadeleye düşünmeksizin girmez.

Nihayetinde iç ve dış politika fark etmeksizin siyasette “Danışmanlık” artık kendini kabul ettirmiş bir gerçek olarak karşımızda. Kazanan danışmanlık olurken, bu kurumu bir istihdam aracı olarak gören ve tüm politikalarını kendi aklıyla yönlendirmeye çalışan lider profili kaybetti.

Mevlana Celaleddin Rumi: “Ne kadar bilirsen bil, ne söylersen söyle, anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır” diyor.

Pekiştirmek için de; “Ne olduğun değil kendini nasıl ve ne kadar anlatabildiğin önemli” diyebiliriz.

Bugün bir sanat dalı ve branş olarak kabul görmeye başlayan danışmanlığın önümüzdeki dönemde profesyonel bir iş koluna dönüşeceğini öngörmek kaçınılmaz.

Bu kapsamda; toplumu, hedef kitleyi, medyayı ve dünya siyasetini iyi okuyan başarılı danışmanların tıpkı birer mühendis, doktor, sporcu gibi transferlerle gündeme gelmesi de kaçınılmaz olacaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEVELOPMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 309

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_STAGING already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 310

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_PRODUCTION already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 311

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ENVIRONMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 313

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SELF already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 492

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant EXT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 495

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant BASEPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 498

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SITE_DOMAIN already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 501

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ADDON_FOLDER already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 504

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SHARED_ADDONPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 507

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant FCPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 510

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SYSDIR already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 514

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant APPPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 518

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant VIEWPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 521

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEMO already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 533