Dış Politika

Dış Politika

Herkesin “işgalci” herkesin “sahip” olduğu ülke: Afganistan

3 süper gücün kaybettiği, gidenin de gelenin de "işgalci" olarak anıldığı sahipsiz topraklar...

Hem Afganistan hem de dünyanın büyük bölümü için bir kırılma noktasıydı 2001 yılı…

11 Eylül saldırısından (Meşhur ikiz kulelere peş peşe 2 uçakla yapılan kamikaze dalışları) sonra ABD Başkanı George Bush, Afgan hükümetinden Usame bin Ladin’i istedi. Taliban bu isteği geri çevirdi ve ABD Afganistan’ı işgal kararı alarak hızla harekete geçti.

Bugün dahi saldırı planından yıllar sürecek işgale kadar tamamının planlı ve danışıklı bir karar olduğu konusunda sayısız komplo teorisi ve bu teorilerin azımsanmayacak kadar çok alıcısı olduğunu söylemek mümkün.

Afganistan’da;

2001 yılında başlayan,

Tam 2 trilyon dolar harcanan,

240 bin kişi ölümüne neden olan ve 20 yılın sonunda ABD adına başarısızlıkla sonuçlanan bir işgal süreci yaşandı

ABD askerleri silahlarını da hızla geri gelen Taliban’a bırakarak arkasına bile bakmadan bölgeyi terk etti.

Başkan Joe Biden birkaç gün önce Taliban’ın geri dönüşü, Amerikan askerlerinin apar topar bölgeden tahliye edilmesi ve zamanlamanın doğruluğuna ilişkin sorulara “Afganistan’dan ayrılmak için iyi bir zaman yoktur” cevabını verdi.

İşgal için doğru kararı verdiğini düşünen süper güç burayı kaçarcasına terk ederken bu cümleleri kullanıyor!

-- 20 yılda kontrolü sağlayamadığı ve kurdurduğu iktidarların da sağlamasını temin edemediği Afganistan’dan --

“Demokrasi götürdüğü(!)” coğrafyalara yüz binlerce ölüm, kaos ve istikrarsızlık dışında hiçbir miras bırakmayan Amerika’nın soru işaretleri ve komplo teorileri için açtığı kocaman bir beyaz sayfa daha…

Afganistan ve Taliban’ı tanımaya devam edelim;

ABD askerleri evine dönerken Taliban da Kabil’e hızla hakim olarak Başkanlık sarayı dahil tüm bölgelerde kontrolü sağladı.

İlginç bir paradoks;

İşgalin bittiği bir ülkede işgalden önceki gücün yönetime gelmesi de işgal olarak görülüyor. Ancak işgal ve zorbalığı ile andıkları Taliban ile görüşmek, yeni dönemi için onlarla istişare halinde olmak maksadıyla da sayısız ülkeden ılımlı mesajlar geliyor!

Ve hal böyleyken milyarlarca insan tam da olması gerektiği gibi olup bitene anlam veremeden süreci izliyor.

Başarısız işgaller ve bu işgallere verilen geri dönüş aralarıyla yılları harcanan Afganistan…

 

1. Dünya Savaşı’nda İngiltere’ye karşı bağımsızlığını ilan eden Afganistan bir turizm merkezi durumundaydı.

O dönemde kentler çoğunlukla ateistlerin kırsal bölgeler Müslümanların yaşadığı ancak barışın hakim olduğu bir ülke olarak öne çıkıyordu.

1979’da İran’da molla devrimi yaşanırken Afganistan’da da solcu liderlerin suikastlere uğradığı bir sürece girildi.

O dönemde bölgede İslamcı bir rejim istemeyen Sovyetler Afganistan’ı işgal kararı aldı.

Vietnam’ın intikamı için bunu fırsat bilen ABD, Sovyetlere karşı Afgan mücahidlerine silah ve para desteği sağladı.

Bu savaş 10 yıl sürdü. 7 milyona yakın insan İran ve Pakistan’a sığındı.

Nihayetinde İngilizlerin ardından Afganistan’ı işgal etmek isteyen ikinci büyük güç olan Sovyetler de bu savaştan mağlup olarak ayrıldı.

Peki İngilizler, Sovyetler ve son olarak da Amerika’nın peş peşe büyük kayıplarıyla sonuçlanan işgal girişimleri neden başarısız oldu?

Afganistan’ı coğrafi haritalar ya da uydu görüntülerinden inceleyenler kolaylıkla ülkenin dörtte üçünün dağlık bir araziye sahip olduğunu görecektir. Bu da süper güçlerin hakim olmak istedikleri noktalara lojistik sağlamasını engelleyen kritik bir faktör.

Bu koşullar intikal ve nakliye süreçlerinde pusuya düşmelerine olanak sağladığı için belli merkezler dışında kalan noktalarda işgali yerel işbirlikçilerine taşere etmek isteyen süper güçler emellerine yıllar geçse de tam olarak ulaşamıyor.

Yani işgal ederek yönetimden uzaklaştırdıkları Afgan güçler aslında sadece merkezleri terk ediyor ve dağlara çekiliyor.

Gelelim Taliban’a;

Sovyetler işgal girişimlerini sürdürürken Suudi Arabistan ve ABD’nin fonlarıyla Pakistan’da savaştan kaçan Afgan çocuklar için medreseler kuruldu ve burada eğitilmeye başlandılar. Bu eğitimin büyük bölümü savaş ve intikam ile soslanmış rövanşist öğretilerden oluşuyordu.

İşte bugün Taliban hakkındaki kararsızlık ve belirsizlik hissini oluşturan ve adı konamayan o garip tablo için kritik virajlardan birisi bu.

Çünkü Sovyetlere karşı savaş için eğitilen ve silahlandırılan talebeler (Taliban ismi de buradan geliyor) son 20 yıldır savaştıkları gücün fonladığı bir kasıtlı-yönelimli eğitim sistemi ile yetiştirildiler.

Bir düşman yarat, ona karşı savaş başlat ve topraklarına kanlı bir demokrasi ihraç et…

Kulağa tanıdık geliyor değil mi?

 

Bu bilgiler ışığında Taliban’a nasıl bakmalıyız?

Bu kişiler darbeci mi? İşgalci mi? Yoksa kendilerinden zorla alınanı geri almaya gelen asıl hak sahipleri mi?

Bana soracak olursanız hepsi. Ama en çok da eğitimden mahrum bırakılmış, savaş, mücadele ve intikamdan başka bir şey bilmelerine fırsat verilmemiş asıl hak sahipleri.

 

Hatırlayacaksınız; Kabil’e girdikleri gün dünyanın endişeyle gelen haberleri takip ettiği sıralarda ellerinde kalaşnikoflarla lunaparkta çarpışan arabalara binen Taliban üyelerinin görüntüsü düştü ajanslara.

Çok şey ifade ediyordu bu fotoğraf.

Çocukluğunu yaşayamamış, intikam, savaş, pusu, silah ve mermi dışında bir hayatı olmayan çoğu 20’li yaşlarında gençlerden söz ediyoruz. İşgal başladığında kırsala çekilen babalarının kucağında bir bebekken bugün babalarından alınanı geri almaya gelen çocuklar…

Diğer tarafta da şehir merkezlerinde başka bir hayata doğmuş, Bir idare, onu idare eden başka bir idare ve bu düzenin normalliğine alışmış, yukarıda anlattığımız çocuklardan korkan başka çocuklar…

Aslında kardeşler…

Bu insanlar savaşın içinde doğdular. Ve hayatları boyunca diğerlerinin bir gün gelirlerse kendilerini acımadan öldüreceklerine, kurşuna dizeceklerine inandırılmışlar…

Gelelim diğer bir görüntüye; Amerikan C141 uçağının iniş takımlarına tutunarak kaçmak isterken 400 metreden yere çakılarak hayatını kaybeden Afganlar…

Bir uçağın altına tutunup ülkesinden kaçmak isteyenleri gördüğümüzde birçoğumuz şoke olduk. Bunu düşünemeyecek olmalarına kızanlarımız, trajikomik bulanlarımız hatta dalga geçenlerimiz oldu.

Bizden daha insafsız olanlar ise elbette bu süreci on yıllardır hazırlayanlardı;
ABD’de olayın ikinci gününde uçaktan düşenlerin basıldığı tişörtler satışa sunuldu!

Oysa durup düşündüğümüzde asıl bunun akılla yahut eğitimle ilgisi olmadığını anlamak için akla ihtiyacımız olduğunu görecektik.

İzlediğimiz şey, korkunun dünya üzerinde nefes alan her insana yaptırabileceği anlık bir duygu patlamasından başka bir şey değildi.

O insanlar giden bir uçağa tutunduğu zaman havalandıktan sonra başına gelecekleri düşünemeyecek kadar bir panik havası yaşıyordu.

Temelinde korku ve karşısında intikam duygusu olan bir çıkmaz...

Panik dediğimiz şey tam da bu işte.

 

Ve artık Afganistan’da fiili bir durum var ki o da Taliban’ın işgal edenler ve buna ses çıkarmayanlar olarak neredeyse tüm dünyanın kabulüyle yeniden ülkenin yönetimini geri aldığı gerçeği.

O nedenle “Bu bir danışıklı dövüş müydü, değil miydi?” tartışmasının artık geride kaldığını görmeli ve yeni döneme göre pozisyon alınması gerektiğini düşünüyorum.

Birkaç cümleyle Afganistan’da olanların bölge ve dünya ülkeleri açısından anlamına yer verelim.

Peki şimdi ne olacak?

Öncelikle Taliban’ın ılımlı ve uzlaşı mesajları içeren yaklaşımına karşı Türkiye gibi gelişmekte olan bölge ülkelerinin tedbirli ve temkinli davranması gerekiyor.

ABD’nin hızlı tahliye kararı, Çin’in Taliban ile anında irtibat sağlayarak dost elini uzatması iki ülkenin birbirine karşı yaptığı birer hamleydi. Rusya’nın da Taliban ile görüşmeye yönelik hiç yavaş sayılmayacak reaksiyonu da önemli bir planın parçası olabilir. Bunlar bir başka analizin konusu olsun…

Türkiye’nin öncelikle göç riski konusunda bölgeyi diplomasi kanalıyla kontrol altına alarak Afganistan konusundaki temkinli yaklaşımını devam ettirmesi gerektiği kanaatindeyim.

Burada bir iç tepki ve karmaşanın olmaması için İran’ın alacağı tavır çok önemli. Çünkü İran hem Afganistan’ın geleceği hem de Türkiye ve Avrupa’nın maruz kalacağı göç dalgası konusunda kilit rolde.

Taliban paniğinin yaşandığı ilk günlerde sağladıkları koridorla neredeyse göçmenlerin önünü açmakla kalmıyor onları adeta Türkiye sınırına el üstünde taşıyorlardı.

İletişim kanalları sonuna kadar açık tutulmalı ve bölgede bir akına dönüşecek düzensiz göçün engellenmesi için gereken her şey yapılmalı. Pakistan – Türkiye ilişkilerinin devamı ve güçlü işbirliği bu kararlılığı bölgede hissettirecektir.

 

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEVELOPMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 309

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_STAGING already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 310

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_PRODUCTION already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 311

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ENVIRONMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 313

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SELF already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 492

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant EXT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 495

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant BASEPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 498

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SITE_DOMAIN already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 501

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ADDON_FOLDER already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 504

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SHARED_ADDONPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 507

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant FCPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 510

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SYSDIR already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 514

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant APPPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 518

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant VIEWPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 521

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEMO already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 533