Dış Politika

Dış Politika

AB Gerçekten Bir Birlik Mi?

Kuruluşu itibari ile Avrupa’nın kurtuluşu ve yeniden yapılandırılması adına son derece kıymetli olarak değerlendirilen Avrupa Birliği (AB), geçen yıllar içerisinde, parasal bir birlik olmanın ötesine geçememiş olarak gözükmektedir.

Bu konuda dahi bazı ülkelerin halen kendi para birimlerini kullanıyor olmaları AB’nin gerçekten bir birlik kimliğine sahip olup olmadığı konusundaki soru işaretlerinin sayısını arttırmaktadır. Mevcut süreçte, AB’nin içerisinde, birçok farklı konuda, yüzeysel değil, bilakis derin fikir ayrılıkları söz konusu iken AB’nin bir birlik olarak geleceğe dair perspektifinin bulunduğu konusunda da ciddi endişelerin ortaya çıktığı görülmektedir.

 

Avrupa’da “Birlik” Karmaşası

AB’nin birlik kimliğinin sorgulanması konusunda belki de en ciddi ölçekli ve tazeliğini koruyan konu İngiltere’nin AB üyeliğinin Brexit süreci ile sonlandırılmış olmasıdır. İngiltere tarihinin en karmaşık dış politika sürecinin göstergesi olarak değerlendirilen Brexit, İngiltere’nin iç politikasında çeşitli sorunlara sebebiyet vermiş olsa da en derin izleri AB içerisinde bırakmış durumdadır. Brexit ile birlikte İngiltere, eski, Avrupa politikalarından izolasyonist kimliğine geri dönerken, AB, kendi içerisinde, derin sorgulamaların ekseninde bir sürece girmiş durumdadır. Her ne kadar Brexit süreci, İngiltere’yi siyasi anlamda daha fazla yıpratmış gözükse de (bu süreçte üç başbakan değişti) AB’nin gelecek planlamaları açısından İngiltere’nin yokluğunun büyük bir yıkıma yol açtığını söylemek mümkündür (Güney, 2019). Mutlak olarak İngiltere, zaman içerisinde kendi yol haritasını yeniden şekillendirebilecektir; zira İngiliz diplomasi geleneği, bu potansiyele ziyadesi ile sahiptir. Fakat AB açısından konu değerlendirildiğinde, özellikle 2008 küresel finansal krizi sonrasında AB’nin ağır borçlu devletlerinin bütçelerinin kurtarılması adına büyük sorumluluklar üstlenmek zorunda kalan İngiltere’nin yokluğu, gerçek bir birlik olmak konusundaki endişelerin körüklemesine muktedirdir.

 

Aslında Brexit sonrasındaki süreçte, AB içerisinde en fazla endişe yaratan hususların başında gelen konu, İngiltere’nin üyelikten ayrılması sonucunda, çok daha fazla Almanya ve Fransa merkezci bir AB karar alma mekanizmasının oluşması tehlikesidir. Birliğin Almanya ve Fransa dışında kalan üyeleri, hali hazırda, birliğin en yüksek kapasiteli ekonomilerine sahip üyeleri olmaları vesilesi ile bu iki ülkenin desteğine ihtiyaç duyarlarken, siyasi mekanizmaların işleyişi açısından bu iki ülkenin mutlak hakimiyetine sıcak bakmamaktalardır. Özellikle Fransız siyasi kesimlerinin sıklıkla dile getirmiş olduğu bu durum, AB içlerinde beklenen desteği görmemiş durumdadır (Tulun, 2019). Yine 2008 küresel finansal krizi temelinde ele alındığında, Almanya-Fransa eksenindeki iş birliğinin AB için son derece etkin sonuçlar doğurduğunu söylemek mümkündür. Fakat uzun vadede, AB üyesi devletlerin sadece ekonomilerinin yönetiminde değil, aynı zamanda siyasi süreçlerinin şekillendirilmesi konusunda Almanya ve Fransa’nın üstü kapalı yönlendirmeleri, Yunanistan başta olmak üzere birçok, finansal anlamda zor durumda olan AB üyesi ülkede tepkilere neden olmuştur. Bu tepkilerin halen canlılığını koruduğunu görmek mümkündür.

 

Dış politika alanında da AB’nin ciddi çelişkiler ve anlaşmazlıklar içerisinde hareket ettiği söylenebilir. Her ne kadar ekonomi konularında daha aktif politikalar izlemek sureti ile birlik üyelerinin ilişkileri ilerlese de ilk kurulduğu yıllardan bu yana AB’nin temel bakış açısı güçlü, etkin ve uluslararası alanda kabul edilen bir dış politikanın uygulamaya konmasıdır. Bunun için 1990’lı yıllardan beri geçen süreçte AB, birçok farklı dış politika hususuna dahil olmaya çalışmıştır. Son yıllarda da bu dahil olma isteği, Ortadoğu’da bir çözüm süreci yaratmak adınadır. Fakat AB’nin dış politikada, birlik üyeleri arasındaki iletişim, karar alma ve uygulama konularındaki uyuşmazlıklar sebebi ile teori-pratik eksenli, büyük bir sorunun olduğu gözlemlenmektedir. Bunun en önemli örneği, ABD’nin Irak’a müdahalesi sonrasında, AB’nin, ülkenin sosyal ve ekonomik anlamda yeniden yapılandırılması konusunda başarısız olmasına karşın, aynı başarısızlığı Arap Baharı sonrasındaki tutarsız ve tek bir birlik söylemi oluşturmaktan uzak tavrı ile sergilediği görülmüştür (Cicioğlu ve Bayram, 2019, s. 355). Bu açıdan AB’nin, dış politika oluşturma becerisinin, kuruluşunun üzerinden yaklaşık 70 yıl geçmesine rağmen gelişmediği fark edilmektedir. Çünkü AB, İran’la yürütülen “P5+1” ülkeleri nükleer anlaşmazlığa dair görüntülerde kısmen başarı elde etse de bunun dışında herhangi bir kalıcı, barış tesis eden ve sürdürülebilir bir istikrar politikası yaratan uygulamasının bulunmadığı görülmektedir.

 

Başka bir konu başlığı ile ele alındığında, AB içerisinde belki de en sık gözden kaçırılan ya da bilerek göz ardı edilen konu, bir birlik olmasına karşın AB’nin üye ülkelerinin sosyoekonomik ve sosyokültürel yapılarının, gözle görülür bir şekilde birbirlerinden farklı olmasıdır. Sadece dini hususlar temelinde bir birlikteliği söz konusu olan AB üyesi ülkeler, söz konusu farklılıklar nedeni ile istihdam, üretim, tüketim, eğitim, sağlık, sosyal yaşam vb. temel yaşamsal faaliyetler konusunda fırsat ve gelir eşitliği açısından, ciddi ölçekli sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlar, onların, Avrupa Parlamentosu (AP) dahilinde AB’deki ve ulusal mecradaki sorunlar konuşulurken önceliği, kendi ulusal çıkarlarına vermelerini zorunlu hale getirmektedir. Özellikle de finansal anlamda olduğu dile getirilen ve her geçen gün boyutları tırmanan birlik içi eşitsizlik, AB üyesi ülkelerin koordineli olarak hareket etmesinin önünde bir engel teşkil etmektedir (Tokarski, 2019, s. 7). Buna istinaden, AB içerisindeki birçok düşük kapasiteli ekonomiye sahip ülkenin halen Almanya ve Fransa potansiyeli dahilinde değerlendirilmesi ve buna göre beklentilerini de yüksek tutmaktadır. Oysa ki AB içerisinde halen finansal yapısı son derece sorunlu olan üye ülkeler bulunmakla birlikte 2008 küresel finansal krizini insani ve ekonomik boyutlar dahilinde atlatamamış üye ülke sayısı da bir hayli fazladır.

 

Çözüm Arayışları ve Avrupa’da Ortaklık Yanılgısı

AB’nin gerçek anlamda bir birlik olmak adına çözüm olarak geliştirdiği yöntemlerin başında, kuruluşundan bu yana temel politikası olarak yeni bir genişleme dalgısı yaratma senaryosu gelmektedir. Balkan ülkelerinin, öncelikli olarak Hırvatistan’ın 2013 yılında AB’ye nihai üyeliği dışında kalanları, bugün AB’nin ana üyelik hedefinde bulunan ülkeler; aynı zamanda, 70 yıla yaklaşan bir süredir AB ile ilişkileri bulunan, ancak “üye” olarak sıfatı bir türlü belirlenmeyen/belirlenemeyen Türkiye de sürecin içerisinde önemli bir aktördür. Fakat Türkiye başta olmak üzere tüm Balkan ülkelerinin AB’ye tam üyeliği konusunda da ciddi görüş ayrılıklarının bulunduğunu söylemek mümkündür. Gerek kültürel gerekse de ekonomik nedenlerin üyeden üyeye farklılık gösterdiği AB’de, söz konusu nedenler ışığında ne Balkan ülkelerinin ne de Türkiye’nin üyeliği konusunda da bir görüş birliği ya da gelecek planlaması söz konusu değildir (Congressional Research Service, 2019, s. 6-7). Genişleme, AB’nin tarihinde, sürekli olarak bir kurtuluş ve yenilenme unsuru olarak görülmüştür. Fakat 2000’li yıllar içerisinde, Hırvatistan’ın 2013 yılında birliğe üye olmasına dek geçen süre zarfı içerisinde, AB üyesi olan ülkelerin neredeyse tamamının, AB’nin asli hedef beklentilerine herhangi bir şekilde cevap verebilecek durumda olmaması, aksine, AB’nin potansiyeline aşağıya çekecek durumda olması, birlik içerisindeki yeniden yapılanma çabalarını da sonuçsuz bıraktı. Aynı zamanda, AB’nin, birlikte hareket etme konusundaki yenilenme hedefini de ortadan kaldırmıştır.

 

Öte yandan, AB’nin Almanya, Fransa ve İtalya önderliğinde, birliğin kimliğini ve operasyonel gücünü geliştirmek adına ön plana çıkardığı araçlardan bir diğeri de Euro bölgesi için ortak bir bütçenin oluşturulması ve bu bütçenin, mümkün olduğunca yüklü miktarda, istihdam, üretim ve maaş ödeme sorunu yaşayan AB ülkeleri için aktif bir şekilde kullanılmasıdır. Blesse, Havlik ve Heinemann (2019), konu ile ilgili AB üyesi ülkelerin kamuoyu içerisindeki görüşlere, araştırmalara, haberlere vb. kaynaklara dayandırmak sureti ile gerçekleştirmiş oldukları çalışmada, Doğu Avrupalı üyeler başta olmak üzere Danimarka, Finlandiya, İsveç, İrlanda ve Hollanda’nın da bu konuya sıcak bakmadıklarını tespit etmişlerdir. Bu ülkeler, sıkı bir mali disiplinin tüm üye ülkelerde uygulanması ve önceliğin kendi ekonomilerini, kendi çabaları ile çözmeleri gerektiği konusunda hemfikirdirler (Blesse, Havlik ve Heinemann, 2019, s. 9-10). Bütçe yönetimi konusunda AB’de sadece belirli ülkelerin ağırlığının olması, ancak bütçe oluşturulurken her üyenin bütçesinden beslenen bir fonun oluşturulmaya çalışılması rahatsız edici olarak görülmektedir. Çünkü AB içerisindeki, eşitlikten uzak finansal yapılanma, bu şekilde, devletlerin ortak bir paydada buluşup birbirlerinin finansal sorunlarına destek olmalarına engel teşkil etmektedir. Bu nedenle de Doğu Avrupa ülkeleri yeterince siyasi ağırlıklarını hissettiremeseler de Danimarka, Finlandiya, İsveç, İrlanda ve Hollanda gibi ülkelerin söz konusu bütçe fonuna olan karşıtlığı, birlik içerisindeki bütünleşme stratejilerini bir kez daha engellemektedir.

 

Güvenlik politikaları açısından da AB’nin kendi içerisinde, konsensüs sağladığı düşünülebilecek yapısı söz konusudur. Özellikle de 1990’lı yıllar itibari ile güvenlik algılamalarında değişiklikler söz konusu olan AB, Ortadoğu ve Doğu Avrupa üzerinde, genel olarak bir güvenlik algılaması ve stratejisi belirleme hususunda, ortak görüşlere sahiptir. Bu ortak hareket etme arzusu ve algısı, AB açısından bir avantaj olarak nitelendirilebilecek ve AB’nin küresel alandaki etkililiğinin arttırılması adına kilit bir husus olarak nitelendirilebilecektir. Fakat AB’nin gelecekte de bir arada kalması adına önemli bir birleştirici unsur olduğu düşünülebilecek güvenlik, tam da beklendiği fikir bütünlüğünü oluşturmamaktadır. Buna göre AB üyesi ülkelerin bazıları, özellikle ABD’nin Irak’a müdahalesi sonrasındaki süreçte, birleşik bir AB ordusunun oluşturulması, bu ordunun silahlandırılması ve AB’nin öngördüğü nitelikteki bölgelerde güvenlik unsuru olarak konuşlandırılması konusunda hemfikir değildirler. Söz konusu AB üyeleri, Birleşmiş Milletler ve NATO’nun bu süre zarfında sorumluluk almalarının öncelik arz etmesi gerektiğini düşünmektedir. Bir başka deyişle AB üyesi ülkeler, mutlak olarak AB’nin, güvenlik açısından, bölgelerinde ve ülkelerin politik istikrarının sağlanması aşamasında sorumluluklar alması gerektiği fikrini ortaya koymaktadırlar (Debuysere ve Blockmans, 2019, s. 245-247). Ortadoğu özelinde ele alındığı süre zarfında, Euro bölgesi ülkelerinin önceliği kendi ekonomilerini düzeltmek üzerine konuşlandırılmıştır. İngiltere’nin de birlikten ayrılmasının ardından, güçlü bir askeri diplomasi yürütmek de artık AB için makul bir seçenek olarak gözükmemektedir. Bu nedenledir ki AB üyesi ülkelerin hemen hepsi için diplomasinin öncelikli unsur olarak benimsenmesi ile birlikte dış politikada, siyasi ve finansal maliyetlerin en alt düzeye çekilmesi, birlik çıkarlarından çok üye ülkelerin bireysel çıkarlarının önem kazandığı fark edilmektedir.

 

Bir başka karmaşa arz eden konu ise AB’nin, birlik ve dışındaki katılımları ekseninde, sürekli olarak ele alınan mülteci ve göçmen sorunudur. Teoride, insanların birliği, kültürlerin birbirlerine entegrasyonu ve insanların serbest dolaşımı temeli üzerine inşa edilen AB’nin sosyal politikaları, geçen zaman içerisinde ciddi bir değişime uğramış gözükmektedir. Özellikle de Almanya başta olmak üzere Fransa ve İtalya mültecileri ve göçmenleri kabul etme konusunda, gözle görülü bir eğilim içerisinde iken diğer AB üyelerinin bu konuya karşıt ve katı bir tutum sergilemekte, bunun yanı sıra, özellikle Doğu Avrupa’da yer alan AB üyesi ülkeler kendi vatandaşlarını birer göçmen olarak Batı Avrupa ülkelerine gönderirken herhangi bir şekilde AB bölgesi içinden ya da dışından göçmen kabul etmemektedirler; hem de bu durum, AB iç hukukundaki metinler ile garanti altına alınmış olmasına karşın (Fotaki, 2019, s. 321-324). İnsani boyutları olan bir konuda dahi yeterli düzeyde birliktelik arz eden politikalara sahip olamayan AB için artık insanların serbest dolaşımı ya da hümanist bir sosyal politika yapılanması da zor gözükmektedir. Çünkü herhangi bir şekilde, sosyal politikalar açısından, eğitim kurumlarındaki rutin çalışmaların dışına çıkamayan AB, üyesi olan ülkelerin, iç politika kaygıları ve makul ekonomik sebeplerden ötürü göçmen ve mültecileri kabul etmemesi neticesinde bir devrin kapanması tehdidi ile karşı karşıya kalmaktadır.

 

 

SONUÇ

Uzun yıllar boyunca sorgulanan AB’nin bir birlik olma konusundaki kimliği ve gerçekleşmesinden korkulan AB’nin çözülmesi, 2000’li yılların ilk çeyreğinde, ilk emarelerini ortaya koymuş durumdadır. Neredeyse hiçbir konuda sağlıklı ve çoğunluk halinde hareket edemeyen AB, sadece, AP’deki toplantılarda söz konusu olan hukuki metinlerin değerlendirilmesi ve oylanması konusunda, büyük ölçüde ortak fikirde olabilmektedir. Dış politika, güvenlik, ekonomi, sosyal reformlar vb. belli başlı, birliğin bugününü ve geleceğini doğrudan ilgilendiren konularda birlik üyelerinin sağlıklı bir platformda görüşerek konsensüs sağladıklarını söylemek, mevcut tablo ölçüsünde, oldukça güçtür.

 

Brexit süreci, AB’nin çözülmesi ve birlik içerisindeki anlaşmazlıkların gün yüzüne çıkması adına bir milat olarak görülmesi bir miktar eksik bir yaklaşım olacaktır. 1957’deki kuruluşundan bu yana zaten sağlıklı bir zemine bir türlü oturamamış ve sadece genişlemeye odaklanmakla birlikte müktesebat uyumluluğu konusundaki katı yaklaşımlarının dışında bölgesel ve küresel olaylara yenilikçi ve yararlı bir yaklaşım geliştiremeyen AB, bugün, değil uluslararası platformda sorumluluk almak, kendi içerisindeki sorunların çözümü adına ortak bir yol haritası belirleme konusunda dahi çıkmazlar ile karşılaşmaktadır. İngiltere’nin vedası, sadece bir üyenin birliğe vedası, ancak geri kalan 27 kalan üyenin halen birlikteki konumlarını koruması anlamına gelse de bu durum, sadece bir üyenin vedası değil, aynı zamanda, AB’nin, dünya siyaset sahnesine olan vedası için de bir ilk adım olarak görülebilir.

 

Giderek daha fazla Almanya merkezli hale gelen ve Fransa’nın bile etkililiğinin tartışmalı hale geldiği bir süreçte, AB’nin tek başına bir ülkenin önderliğinde ilerleyemeyeceği aşikârdır. Euro bölgesindeki ilk kriz dalgasını ağır hasarla atlatan AB, halen dış politika konusunda ortak bir strateji belirlemekten yoksun ve tıpkı Bosna Hersek’te yaşanan katliamlarda yaşanan başarısızlığın benzerlerini ABD’nin Irak müdahalesi, Arap Baharı süreci ve Suriye iç savaşı yıllarında da yaşamaktadır. Her ne kadar kendisine, misyon olarak Ortadoğu’nun barışçıl ve insani dengeler üzerine oturtulması konusunda bir kimlik atfetse de AB, bu kimliğe sahip olmak adına halen somut bir adım atmamış durumda ve gelecek, muhtemel, yeni genişleme dalgaları ile daha bulanık gözükmektedir.

 

REFERANSLAR

Blesse, S., Havlik, A. & Heinemann, F. (2019). Searching for a Euro Reform Consensus: The perspective from Central and Eastern Europe. Mannheim: Leibniz Centre for European Economic Research.

Cicioğlu, F. ve Bayram, Y. (2019). Avrupa Birliği’nin Değerleri Çerçevesinde Ortadoğu Politikasını Anlamlandırmak: Mısır, Suriye ve Irak Örneği. Uluslararası Siyaset Bilimi ve Kentsel Araştırmalar Dergisi, 7(2), 327-360.

Congressional Research Service (2019). The European Union: Questions and Answers. Washington: Congressional Research Service Report.

Debuysere, L. & Blockmans, S. (2019). Crisis Responders: Comparing Policy Approaches of the EU, the UN, NATO and OSCE with Experiences in the Field. European Foreign Affairs Review, 24(3), 243-264.

Fotaki, M. (2019). A Crisis of Humanitarianism: Refugees at the Gates of Europe. Int. J. Health Policy Manag., 8(6), 321-324.

Güney, N. A. (2019). İngiltere ve AB’nin Brexit Çıkmazı. Kriter, 3(34), https://kriterdergi.com/dis-politika/ingiltere-ve-abnin-brexit-cikmazi (05.03.2020).

Tokarski, P. (2019). Divergence and Diversity in the Euro Area. Berlin: German Institute for International and Security Affairs.

Tulun, T. E. (2019). Brexit Sonrası: Gerçek Bir Karolenj Avrupa Birliğinin Ayak Sesleri. Ankara: Avrasya İncelemeleri Merkezi, https://avim.org.tr/tr/Analiz/BREXIT-SONRASI-GERCEK-BIR-KAROLENJ-AVRUPA-BIRLIGININ-AYAK-SESLERI

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEVELOPMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 309

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_STAGING already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 310

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_PRODUCTION already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 311

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ENVIRONMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 313

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SELF already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 492

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant EXT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 495

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant BASEPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 498

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SITE_DOMAIN already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 501

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ADDON_FOLDER already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 504

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SHARED_ADDONPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 507

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant FCPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 510

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SYSDIR already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 514

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant APPPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 518

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant VIEWPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 521

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEMO already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 533