Değerlendirmeler

Değerlendirmeler

Merkel giderken…

Almanya mı Avrupa mı liderini kaybediyor? Şansölye Merkel'in 16 yıllık iktidarına sevabı - günahıyla bakış...

Son sözlerimizi başa iliştirelim;

Merkel dönemini özetleyecek olursak;

İstikrarlı, kararlı, zaman zaman menfaatleri uğruna insanlık için kutsal değerleri istismar edecek kadar ikiyüzlü politikalar uygulayabilen ama son tahlilde ülkesi ve fiili lideri olduğu AB penceresinden bakıldığında başarılı bir 16 yıl…

İsmi istikrar ve diplomasi ile özdeşleşen Alman Şansölyesi Angela Merkel 16 yıldır sürdürdüğü görevini kendi isteğiyle çok yakında bırakıyor.

“Bir devir kapanıyor” sözü birçok şeye yakıştırılsa da bazı kişi ve olaylar için daha bir yakışır…

Merkel’siz döneme geçiliyor olması mikro-makro perspektifte sırasıyla Almanya, Avrupa ve bütün dünya için önemli bir aks değişimine işaret ederken yaşanacak değişime göre pozisyon alma çabaları da şimdiden başladı.

Merkel Türkiye’nin de içerisinde olduğu önemli uluslararası ilişkiler matematiğinde o kadar uzun süredir ve o kadar etkin bir biçimde rol alıyor ki yokluğuyla ilgili fikir üretilemeyecek kadar kendini kabul ettirmiş durumda.

Sarı Şansölyenin gidişi kimler için ne getirip ne götürecek bilinmez ama tarihe not düşülmesi için Angela Merkel markasının sevabıyla günahıyla dünya siyasetine attığı imzanın kıymetlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Almanya’da kamuoyunun kahir ekseriyeti Merkel için ‘Ebedi Şansölye’ yakıştırmasında bulunuyor. Ancak bu kabul görme hali Almanya ile sınırlı değil. Doğrudan Almanya’yı yöneten Merkel dolaylı olarak da dünyanın en büyük ekonomi birliği olan AB’yi aynı kabul ile tam 16 yıldır yönetiyor. Bu süre içerisinde Avrupa’da Almanya’nın (yeni Merkel’in) onaylamadığı hiçbir teklif, değişiklik ve karar hayata geçmedi.

Gözden kaçmaması gereken tespit ise şu: Merkel bu gücü Almanya’nın Başbakanı olmaktan almadı. Aksine Almanya Merkel ile bu kadar güçlü bir konuma oturdu. Zira Almanya Merkel ile var olan bir ülke değil, ilk kez üretimin ve ekonominin merkezi olmadı. Diplomatik ilişkileri en gergin, en içinden çıkılmaz durumlarda bile büyük bir ustalıkla yönetebiliyor olmasıyla adeta kendi kaderi ile Avrupa’nın kaderini eşitlemiş oldu.

ULUSLARARASI MANEVRA DEHASI…

Bu ustalıkla ilgili bazı başlıklara göz gezdirecek olursak Merkel’in en olumsuz ve çelişkili durumları bile kendi ülkesi ve birliği için bir fırsata çeirdiğini görebiliriz;

Örneğin bir yandan ABD’nin Irak ve benzeri işgallerine destek verirken bir yandan o ülkelerden kaçan göçmenlere göz kırparak “Özgür dünyanın başbakanı” olarak nam almayı, aynı manşetle TIME’a kapak olmayı bildi. Bunu yaparken kabul ettiği sığınmacı sayısı komik düzeylerde olsa da sığınmacılarla çektirdiği birkaç fotoğraf ile işgaline ortak olduğu ülkelerden kaçanlar bir azize olmayı başardı!

Kendisini en büyük müttefiki olarak nitelendiren Obama’nın döneminde ABD istihbaratı tarafından dinlendiği ortaya çıktığında en sert biçimde tepkisini gösterirken ilişkilerin ipini gevşetse de ABD’yi kendisinden ve Almanya’dan vazgeçmeme noktasında tutmasını bildi.

EKONOMİDE HER KRİZ ONUN İÇİN FIRSAT OLDU

Dışarıda bunlar yaşanırken, Avrupa ve birliğin para birimi Euro büyük krizlerle boğuşurken bile ülkesindeki ve AB çapındaki büyük desteği kaybetmemesinin, mevkidaşlarının saygısı ve onun önderliğine olan tam bağlılığın nedenleri arasında ekonomide attığı adımlar da kayda değer bir yere sahip.

Almanya’nın Merkel döneminde ekonomik olarak yaşadığı dönüşüme bir göz atalım ve bu değişimi büyük krizlerin, salgın ve diplomatik tıkanıklıkların yaşandığı süreçte gerçekleştiğini gözden kaçırmadan okuyalım;


Merkel döneminde Alman ekonomisi (2005-2021)

Gayri safi milli gelir: 2.307 - 3.367 (milyar Euro)

Gayri safi yurt içi hasıla: 29.133 - 40.494 (Euro)

İŞSİZLİK : .3 - %3.6

Sadece bir ülkenin ekonomisindeki halka yansıyan en önemli veri olan işsizlikteki bu akılalmaz başarı bile Merkel’in bir marka olarak tescillenmesi için yeterli diye düşünüyorum.

Evet hayatın birçok alanında olduğu gibi siyasette de bazı şeyler tesadüfle açıklanabilir. Ancak Almanya için durum kesinlikle böyle değil.

Almanya’nın bugün geldiği noktayı sıradan bir akış olarak tanımlayamayız. Zira hatırlaması güç olsa da Merkel öncesi Almanya artık “Avrupa’nın hasta adamı” olarak anılıyor ve gücünü tüketmemiş olsa da çöküşte olduğu değerlendiriliyordu. Bugün ise Merkel’in 16 yıllık şansölyelik kariyerinde asla elden bırakmadığı tutarlı politikaları ve pragmatik yaklaşımlarıyla uluslararası işbirliğini birçok çelişkiye rağmen ön planda tutarak hem ekonomik hem de siyasi olarak ülkesini Avrupa’nın liderliğine bizzat taşıdığını görüyoruz.

Destek verilen işgaller, ülkesine almadığı halde şirin gözüktüğü mülteciler, “Siz olmadan olmaz” dediği ülkelerle yaptığı ancak kazananın hep Almanya olduğu anlaşmalar ülkesine her anlamda büyük katma değer sağladı.

Sevabıyla günahıyla dünya siyasetinden bir Merkel geçti ve son tahlilde kıyıya başarıyla yanaşan ancak yolcuların inmek istemediği bir Almanya ve Avrupa gemisi tablosunu karşımıza koydu.

TÜRKİYE VE MERKEL

Merkel’in benzer politikaları en ağır tecrübeleri de içerisinde barındıracak biçimde Türkiye ile ilişkilerinde de hep ön planda oldu. Bir dargın bir barışık, bir zorlar bir yardımcı, ipleri bir gerdiren bir gevşeten ancak ‘asla koparmayan’ ve başta söylediğimiz üzere insani değerleri tahrip eden ikiyüzlü politikasını sık sık ve en derinden hissettiğimiz o kadar çok dönem oldu ki;

Dönüp baktığımızda Merkel’in kaptanlık konusunda ne kadar mahir olduğunu bugün daha iyi anlayabiliyoruz.

Elbette göz ardı etmememiz gereken şu; Burada Merkel’e atfettiğimiz ve “başarı” olarak adlandırdığımız bu durum Almanya ve AB adına son tabloya işaret etmesi bakımından önemli. Aksi halde biz hedefimize ulaşırken kime ne olduğunu önemsemeyen bir lider ne kadar kabul edilebilir? Bunu sizlerin takdirine bırakıyorum

Euro krizi sürecinin hemen ardından 2009-2013 arasında muhalefette olan SPD ile tekrar ‘büyük koalisyon’ kuran Merkel, bu dönemde Suriye İç Savaşı nedeniyle yaşanan büyük göç krizini kucağında buldu. Ancak Merkel reçetenin farkındaydı ve Türkiye’nin yardımı olmadan bu krizden kurtulamayacaklarını biliyordu.

Mülteci krizinde Merkel’e göre çare Türkiye’ydi ve bunun AB için doğruluğu kısa sürede teyit edilecekti. Mültecileri istemediği halde yardımcı olmayı isteyen bir görüntü çizmeyi de ihmal etmeyen Merkel kameralar önünde AB ülkelerine mültecilere belli ölçüde kapıları açmaları çağrısında bulunuyordu. Ancak bu asıl oyunu kurarken yan sorunlarla uğraşmamak için dünyanın önüne koyduğu bir oyuncaktı.

Kalıcı çözüm için ilişkilerin gerildiği, bakanlarına Almanya sınırları içerisinde konuşma yapma izni dahi vermeyecek kadar zor bir sürece girildiği dönemde menfaatleri için Türkiye ile masaya oturan Merkel bu sürecin sağlıkla tamamlanabilmesi için bir yandan da belli ölçüde mülteci kabul edeceklerini açıklayıp bir süreliğine sınırları açarak sığınmacıların kahramanı oldu.

Ancak AB liderlerinin “Bu kez sona gelmiş olabiliriz” dediği sığınmacı sorununda da sessiz diplomasi kartını başarıyla oynayan Merkel için AB’nin asıl kurtarıcılarından biri Türkiye idi. Ve bu ilişkiler Türkiye ile Avrupa arasındaki Sığınmacı Anlaşmasının imzalanmasını getirdi.

Anlaşma sonucunda Türkiye’den Yunan adalarına geçen tüm yeni düzensiz göçmenler Türkiye’ye iade edildi. Toplu sınır dışı yapılmaması konusunda anlaşıldı.

EVET…

Tam üyelik sürecine karşı çıkarak ‘Ancak imtiyazlı ortaklık olabilir’ dediği,

Başkanlık sistemine geçişte Almanya’daki Türklerle “EVET” kampanyası yürüten AK Partililerin iletişimini kestiği,

Daha önce mülteciler için destek sözleri verip tutmadığı Türkiye ile bu kritik anlaşma imzalanmıştı ve Avrupa Birliği ipten alınmıştı.

Anlaşma ile artık ilişkilerin kopmasının da önüne geçilmişti. Avrupa da Türkiye de bir şekilde bu anlaşma ile gerginlikleri arttıramayacağı bir noktaya çekilmişti.

Öyle ki; bir süre sonra gerçekleşecek 15 Temmuz darbe girişiminde seçilmiş irade ve demokrasiden yana tam destek olmayacak,

Sığınan FETÖ mensuplarını iade etmeyerek onlara iltica hakkı vereceklerdi ama yine de diyalog devam edebilecekti.

İlişkilerin en ince noktasına Merkel maharetiyle bir gemici düğümü atılmıştı ve iki taraf da bir şekilde bu ipin ucundan tutarak ilerlemek zorundaydı…

TEKERRÜR…

2021 yılına geldiğimizde düzensiz göç sorunu hala devam ederken Türkiye resmi sayılara göre 4 milyon Suriyeliyi barındırıyor. Afganistan’da Taliban’ın yönetimi ele geçirmesiyle başlayan göç tehlikesi sözde tüm Avrupayı tehdit ediyor olsa da Avrupa için Türkiye ile birlikte bu akını önlemek mümkün. Nitekim öyle de oldu. Bugün Avrupa Birliği, ülkesinden kaçan Afganların İran’dan bu tarafa geçmemesi tezini savunuyor görünse de ortaya atılan görüş ve makalelere bakıldığında bu sınırın aşılması durumunda göçmenlerin en azından Türkiye’de kalmasını ve bunun karşılığında Türkiye’ye mali destek verilmesini savunuyor.

Elbette Türkiye’nin bu tür anlaşmalarda tek taraflı olarak karar almasının da önünde çok büyük engeller var. Konuyu Merkel bağlamından çıkarmadan rakamlara bir göz atalım;

Bugün baktığımızda Almanya, Türkiye’nin en büyük ekonomik ortağı. 70’li yıllardan bu yana Türkiye’nin en büyük döviz geliri, Almanya’da yaşayan Türklerin gönderdikleri paralardı. Türkiye ve Almanya arasındaki ikili ticaretin hacmi son dönemde daha da artarak  40 milyar Euro sınırlarına dayandı ki bu bir rekor seviye.

Özetle Angela Merkel;

Zaman zaman mevkidaşlarına bakışları, mazlum duruşu, gençlik fotoğrafları gibi magazinsel konularla biraz da alay edilircesine Türkiye ve dünya gündeminde yer almasına karşın ülkesini reel politik ve ekonomik düzeyinin çok ötesinde bir liderlik algısına kavuşturmuş ve bana göre dünyanın yönetiminde 16 yıllık kayda değer bir iz bırakarak tarihteki yerini almıştır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEVELOPMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 309

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_STAGING already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 310

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_PRODUCTION already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 311

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ENVIRONMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 313

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SELF already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 492

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant EXT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 495

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant BASEPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 498

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SITE_DOMAIN already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 501

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ADDON_FOLDER already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 504

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SHARED_ADDONPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 507

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant FCPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 510

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SYSDIR already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 514

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant APPPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 518

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant VIEWPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 521

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEMO already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 533