Değerlendirmeler

Değerlendirmeler

Eylül 2020

Doğu Akdeniz’de Enerji Sorununun Yunanistan için Yarattığı Tehlikeler

Son dönemin belki de en önemli ve en kritik konu başlıklarından biri Doğu Akdeniz’deki enerji güvenliği gerginliği ve bölgede aktif olarak bulunan ülkelerin birbirleri ile olan çatışmaları. Fakat hedefteki ülke Türkiye olmasına karşın uluslararası politikada ön plana çıkan ülke olarak Yunanistan dikkati çekiyor. Sürecin yönlendirilmesi adına tüm dış politika davranışları yakından takip edilen ve bu nedenle de sürekli olarak inceleme altında olan Yunanistan’ın uluslararası aktörler ile olan ilişkisi ise son derece karmaşıktır. Yine de mevcut süreçte gelinen nokta dikkatle incelendiğinde Yunanistan’ın yaratmış olduğu tehlike çok daha fazla dikkati çekmektedir.

 

Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ilişkileri, uzun yıllardır uluslararası kamuoyunun malumudur. GKRY gibi statüsü halen tartışmalı olan bir ülkenin Avrupa Birliği’ne (AB) katılmasında Yunanistan’ın son derece önemli bir katkısı söz konusudur. Fakat Yunanistan için GKRY, hiçbir zaman birincil dış politika hedefi ve müttefiki olmamıştır. Fakat ne zaman ki konu Türkiye olmuştur, işte o zaman Yunanistan ile GKRY son derece iyi bir müttefik olmuşlardır ve bu müttefik kimlikleri, AB’deki üyeliklerinden bağımsızdır.

 

Bugüne dek geçen zaman zarfı içerisinde Yunanistan ile GKRY’nin dış politikadaki ortak noktası ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Türkiye karşıtlığı olmuştur. KKTC’nin tanınmaması ve Türkiye’nin AB’ye alınmaması gibi konu başlıkları ile birlikte Yunanistan-GKRY ortaklığı, birçok alanda, Türk varlığına karşıt durmuştur. Fakat Doğu Akdeniz’deki durum, tarihte karşılaşılan durumdan son derece farklı bir konumdadır. Öncelikle İsrail ile iş birliği yapmak üzere Doğu Akdeniz’deki varlığını güçlendirmeye çalışan Yunanistan, daha sonrasında ise Mısır ile ortak hareket etme kararı almıştır. Tüm bunlar, Doğu Akdeniz’deki enerji güvenliği konularının ötesinde, artık akıl almaz boyuta gelen Türk karşıtlığı ile alakalıdır.

 

Son günlerde yaşanan Yunanistan-Türkiye gerilimine bakıldığında, Yunanistan’ın, dış politika bilmeyen ve Osmanlı’dan ayrıldıktan sonraki tarihinin her bir döneminde olduğu gibi kendi başına hareket etmekten aciz tutumunun varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklı mücadelesine karşı çıkmak sureti ile AB, NATO, Birleşmiş Milletler (BM), Arap Birliği ve Afrika Birliği’ni toplantıya çağırarak sanki bir dünya savaşı çıkmış ya da çıkacakmış havası yaratmaya çalışan Yunanistan, aslında süreç yönetmeyi beceremediğini de ispatlamıştır. Öyle ki sürekli olarak çelişkili beyanlar ile Türkiye’yi suçlayan Yunan yetkililerin yanı sıra, devletin zirvesindeki isimlerin birbirlerine zıt ve neyi amaçladıkları belli olmayan açıklamaları, sürece dair Yunanistan’ın aklının son derece karışık olduğunu göstermektedir.

 

Peki Yunanistan neden bu şekilde keskin bir sertleşme ve saldırganlık tutumu içerisine girdi. Bunun temel olarak üç nedeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki, tüm dünya kamuoyunun malumu olduğu üzere, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına dair söz sahibi olmak ve bunun finansal getirileri ile ülke ekonomisinin belirli oranda rahatlamasını sağlamak. Her ne kadar Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’den elde edeceği enerji rezervinin çok küçük bir bölümünü kullanma şansı olacaksa da finansal anlamda 2009 yılından beri girdiği darboğazdan bir türlü çıkamayan ülke, en ufak bir finansal kaynak yaratma ihtimalini göz ardı etmemeye çalışıyor. Fakat sırf, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarından cüzi bir miktar elde edebilmek ve Türkiye’ye göz dağı vermek üzere İsrail ve Mısır başta olmak üzere birçok, dış politikada güvenilmez nitelikteki ülkeler ile imzalanan anlaşmalar, Yunanistan’ın siyasi geleceğini tehlikeye atmış durumdadır. Yine de ülkede, bu denli sıkıntılı bir durumu analiz edebilecek bir dış politika aklının bulunmadığı da görülmektedir.

 

İkinci konu, Doğu Akdeniz’de, göreceli olarak Türkiye’ye karşı verilen mücadele, Yunan iç siyaseti açısından son derece değerli olmasıdır. 2009 yılından bu yana sadece finansal zorluklarla boğuşmayan, aynı zamanda iç siyasal çatışmalar ile de boğuşan Yunanistan, AB’ye karşı göstermelik olarak sergilenen finansal olarak “teslim olmayan ülke” figürü ile uzun bir süre iç siyaseti sakin tutmayı başarmıştır. Hatta Başkbakan Aleksis Çipras döneminde, sosyalizmin yükselişi ile birlikte Yunanistan’ın her anlamda toparlanacağına dair olan boş inanışlar da ülkenin iç siyasetini belirli bir süre boyunca oyalamıştır. Fakat Çipras’ın Başbakan olarak geçirdiği zaman zarfı içerisinde ülkenin hem siyasi hem finansal hem de sosyal anlamda 2009 yılındaki kaosa ortamına geri döneceğine dair emareler, Yunanistan’ı seçimlere zorlamış ve popülist söylemlerden öteye geçme becerisine sahip olmayan Kiryakos Miçotakis Başbakan olarak seçilmiştir. Fakat Miçotakis için de Çipras’tan farklı bir portre çizdiğini söylemek oldukça zordur. Zira Miçotakis, iç siyasete hem kendi siyasi partisi hem de Yunan parlamentosu bazında hâkim olmayı başaramadığı için ülkenin siyasi bir kaosun içinde olduğunu inkâr etmek mümkün değil. Bunun en önemli yansıması, Doğu Akdeniz’de, Türkiye ile Yunanistan arasındaki çatışma sürecinde, Miçotakis’in yerine, bağlı olduğu partisinin basın sözcüsünün ülke politikalarını açıklaması, Dışişleri Bakanı’nın Türk yetkililer ile görüşmesinden ne Miçotakis’in ne de parlamentonun haberinin olması ve bunun sonucunda ise ülke siyasetinde tekzip ve çelişki dolu konuşmaların basına yansıması sürecin Yunan iç siyaseti için ne denli yıpratıcı olduğunu göstermektedir.

 

Yunanistan, Doğu Akdeniz meselesi üzerinden Türkiye’ye karşı saldırgan bir tutum sergilerken, Miçotakis’in temel düşüncesi Türkiye’yi yıpratarak bunun üzerinden kendisine, başbakanlık konumuna ve bağlı bulunduğu partisine güç sağlaması olmuştur. Fakat Türkiye’nin dirayeti ve kararlılığı karşısında Miçotakis’i beceriksizlik ile suçlayanların sayısı gün be gün artmaktadır. Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak sureti ile kendisine siyasi avantaj sağlayacağını düşünen analizden yoksun Yunan bürokratik zihniyeti, sürecin sonunda, siyasal bir iç çatışma ve erken genel seçime gitme tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır.

 

Sonuncusu, Yunanistan’ın, muhtemel olarak AB üyeliğinden ayrılma eğilimine finansal anlamda meşru bir zemin yaratma çabasıdır. 2010 yılından bu yana İngiltere başta olmak üzere İtalya, İspanya ve Portekiz’in, Yunanistan’ın zaten tükenmiş olan ekonomisini kurtarmak adına AB bütçelerinin seferber edilmesini eleştirmesi, Yunanistan’daki milliyetçi ve AB’den ayrılmaya yönelik düşünce sahibi kesimleri tahrik etmiştir. AB’nin desteğine ihtiyaçları olmadığını düşünen Yunan halkının belirli bir kesimi, AB’nin Yunanistan’a olan yardımlarını bir köleleştirme girişimi olarak görmektedirler. Yine de burada kafaları karıştıran durum, bunca zaman AB’nin fonlarından sınırsızca yararlanmak sureti ile son derece rahat bir yaşam süren Yunan halkının ve bürokratlarının, bu fonlardaki akış sekteye uğradığı zaman verdikleri tepkiler ise ibretliktir. Nihai olarak söylemek gereken şudur ki Yunanistan, Doğu Akdeniz’de (kendince nasıl bir hesap yaptığı bilinmeyen) doğalgaz rezervinin getirisi ile birlikte artık kendisini AB dışında bir ülke olarak tasarlamaya çalışmaktadır. Bu tür bir görüş, pratiğe aktarılması son derece güç bir görüş olarak değerlendirilebilecektir. Çünkü Yunanistan AB kredileri olmadan ayakta dahi duramazken AB’den ayrılmaya yönelik söylemler, blöften başka hiçbir şey değildir. Yine de Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervinden pay alarak AB’ye rest çekme blöfünü oynamak, Yunanistan’ın mevcut süreçteki son şansı olarak görülmektedir.

 

Tüm bunların dışında, Yunanistan’ın, kimi AB üyelerince de rahatsızlık uyandıran ilgi toplama eğilimi, Doğu Akdeniz sorununda dikkati çekmektedir. AB’nin, Ukrayna krizi ile zirve yapan ve Belarus sorunu ile başka bir boyuta taşınan, Rusya ile olan ilişkileri, AB için siyasi ve ekonomik anlamda zor durumda kalması adına tüm şartları masaya koymuş durumdadır. Bu tür bir durum, AB’nin tüm dikkatini Rusya üzerine yoğunlaştırırken ve belki de Rusya’dan yana gelebilecek bir Doğu Akdeniz’de Türkiye ile anlaşılması gerektiğine dair telkine sebebiyet verebilecekken, Yunanistan, kendisini ve kendisinin Doğu Akdeniz’deki nafile mücadelesi AB için meşru, çekici ve değerli kılmak adına daha fazla saldırganlaşmakta, Türkiye’ye karşı, tarihinde hiç olmadığı kadar diplomatik teamülleri hiçe sayan bir tavırla yaklaşmakta ve gelecekte başına neler getireceğini bilmediği anlaşmaların altına imza atmaktadır.

 

Ağustos ayının son haftasında, Yunan medyasında, Miçotakis yönetimine yapılan eleştirilerde, belki de ilk kez, güçlü bir şekilde Türkiye’nin haklılığına atıfta bulunan hususların olduğu dikkati çekmiştir. Özellikle Yunanistan’ın önde gelen siyasi yazarlarının, Ege’deki adalara yapılan Yunan askerlerinin müdahalelerinin ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın, birden fazla müttefik ile hareket etmek adına verdiği şuursuz tavizlerin, sert bir dille eleştirildiği görülmüştür. Öyle ki Yunan basınına göre hükümet, Yunanistan’ın uzun yıllardır Türkiye ile belirli bir seviyede giden ilişkilerini, Yunanistan’ın aleyhine olacak şekilde bozmak adına istekli görünmektedir. Bu isteklilik, Türkiye’yi belirli bir dönem sıkıntıya sokacaksa da Yunanistan’ı, on yıllar boyunca süre gelecek olan bir siyasi ve ekonomik buhrana sürüklemesi kuvvetle muhtemel olarak değerlendirilebilecektir.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEVELOPMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 309

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_STAGING already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 310

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_PRODUCTION already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 311

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ENVIRONMENT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 313

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SELF already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 492

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant EXT already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 495

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant BASEPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 498

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SITE_DOMAIN already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 501

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant ADDON_FOLDER already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 504

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SHARED_ADDONPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 507

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant FCPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 510

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant SYSDIR already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 514

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant APPPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 518

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant VIEWPATH already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 521

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Constant PYRO_DEMO already defined

Filename: public_html/index.php

Line Number: 533